zam'ânın esintisi

15 Ağustos 2020

güç kolay: adnan yücel içi(n),

adnan yücel’i hiç görmedim, o dönemin insanı da değilim, ne yazık ki. ne yazık ki, bu yazı güç kolay bir yazı olamayacak ama “yürek çağrısı” olacak benim için. özgen seçkin’in de dediği gibi, “güç kolay denilen buluş ve yazış herkesin erişemeyeceği bir olgunluktur.” (s.141) bir şeyi keşfetmeye başlamak istemek,  o kişinin önce hayatını araştırmak, bir beklenti olmadan bunu yapabilmek de olgunluktur. 


adnan yücel’i, mehmet özer’in derlediği “aşkın ve başkaldırının şairi türküsüz çıkmayasın yollara” kitabıyla bir beklentim olmadan kitaba ulaştım. bkz.  https://twitter.com/sahrahkadiogluu/status/1292816241594372100?s=21 ulaşıp okuduktan sonra güçlü olduğumu fark ettim. a.kadir paksoy’un dediği gibi,  “büyük bir kavgada herkes nasıl kendine düşeni yaparsa” (s.186) sonunda içlerinde bağlılıklarını, bağımsızlıklarını görür. 



ve öyle görüyoruz ki gölgemiz bile bizi bekler, yavaşça zamanı işaret ederken, haydar ünal’ın dediği gibi, “bir şeylerin zamansız uzaklığı doluyor içime.” (s.255) bu zamanın çizgilerinden daha çok “yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek” çırpınan bir sazın tellerinin türküsüdür zaman.



o gece, adnan yücel ile hikâyeleri, düşünceleri okudukça yüreğimde bir orman büyüdü, en karanlık yerlerim suya açıldı. asım gönen, “adnan yücel: alanları fetheden, alanlarca fethedilen” yazısında “önce şunu açıklayayım: [...] bu şairi okudukça tad alacak bir halkı görüyorum ileride. şimdiden tohumları alanları kaplayan.” (s.413) sadece alan değil, derinliklerimde eşit derecede dokunaklı bir şair dans ederken dökülüyor hâlâ yüreğime yaşamı arasındaki o sonsuz sıcaklık. a.kadir paksoy’un da dediği gibi, “ama ağustos sıcağında yüreğim (h’üzüntüden) buz kesti.” (s.188) adnan yücel ile aynı dönemde yaşamadığım için, ama asım gönen’in  “yaşamı yeni bir yaşama götürecek olan mücadelenin kendisidir.” (s.395) -ki tuncay uçarol’un da dediği gibi, “adnan yücel, hep toplumcu gerçekçi bir ozan kaldı. bireyselliklerin mantar gibi çoğaldığı yıllarda, o hep toplumsal acılarla, yoksullarla, ezilen insanlarla yan yana oldu. şiirinin en güzel olduğu yerler de, 1990’larda bile sönmeyen bu ateşiyle pişti taştı hep. o yüzden de, görüyorum-z ki hiç unutulmayacak.” (s.437) unutulmayacak elbette adnan yücel’in “anadolu bir halklar ve kültürler denizidir.” (s.90) dediği gün‘ler’imiz. 



dipnot: adnan yücel’in yakın zamanda tüm külliyatlarına kavuşmak dileğiyle, 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.