zam'ânın esintisi

1 Mayıs 2020

bililtizam,

“telli turnam sökün gelir / inci mercan yükün gelir / elvan elvan kokun gelir / yâr oturmuş yele karşı” karac’oğlan’a ait koşma’lı bir şiir. lakin türkülü söylüyor nurettin rençber, “yeşil başlı gövel ördek”ten velhasıl “eski yara”sına da kadar sürer bu yazı aslında...

bu türküde birçok insanın, ruhsal titreşimselleri olabileceğini düşünüyor, kendinde bir şeyleri iyileştirebileceğini görüyorum. ben nurettin rençber ve bunun yanında konum değil ama erkan oğur’un sesinin şiire dönüştüğünü ve yüreğe nafiz ettiğini düşünen birisiyim. şiire dönüştüğü için insanı hiç kıvrandırmadan rahatlatıyorlar da.

müstevli zamanlarda oturup dinlediğim türküler, insanlar, zor durum karşısında üstesinden gelmem gereken çok şey var çünkü. kimin yanımda kaldığını, kimin benden gittiğini, kimin zarar verdiğini ve niyetlerinin ne olup olmadığını düşünmek için zamanım var. hatalarımı ve de hataları kabul ettim ve kendimi, kendilerini affettim. birini gülümsetmeyi başardığım ânlara da hep minnettar oldum oluyorum da. münhasır olmadığımı da biliyorum ama her duyguyu sevmeye çalışıyorum. bu duyguların ortasında bir yerlerde, sessizliğin de çiçek açmaya devam ettiği gizli bir yer var olduğunu hissediyorum. yemyeşil ovalar, hayaller gibi...


şu ki: ifade edilemeyen duyguları yazıya dökebilmek çok hercümerçtir. acıyı kalem ve kağıda bırakmak kendi başına iyileştirici bir deneyimdir. taşıdığınız düşünce ve duygulardan bir saikle kopuyor ve barışa başka bir adım daha yaklaşıyorsunuz. türküde dediği gibi, “oturmuş yele karşı...” bile bile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.