zam'ânın esintisi

19 Nisan 2020

nafiz türkü,

“nazlı yârdan bana bir haber geldi
eğer doğru ise büktü belimi
dediler ki, yâri yad eller aldı
kadir mevlam nasip eyle ölümü”

ne yazık ki bu türkünün hikâyesini bilmiyor, çok sevdiğimi biliyorum. keşke âşık olduğum kadar içimdeki tüm duyguların bir çatı altında buluşup konuşması gibi tüm türkülerin hikâyelerini bilsem ve anlatabilsem.

“seher yıldızı”nı ben yakın tarihe kadar kadar arif sağ ve belkıs akkale’den dinlerken uzun zamandır instagramda severek takip ettiğim hasan kiriş ile karşılaştım bir ân. hasan kiriş muazzam hatasız tanbur çalan birisi olarak kulak ve iç rahatlatan birisi de.  hasan kiriş’ten dinleyip dururken ve uyumaya çalışırken bu türkü “karşılıksız sevenler için” dedim kendi kendime. bir kişinin yüzündeki tarihi asla yormamak ya da onun için ağırmak ya da bilmek ya da bir şehri terketmek ya da aynı satırı, aynı kelimeyi okumak. türküde de diyor: “sabr’eyle sevdiğim ilkbahar gelsin / terkedeyim vatanımı evimi” o misal...

o misal ki hissettiğimiz şeyler -bazen- korkularımız olabiliyor, ve o parçamıza bir yabancı ve karanlık gibi yaklaşıyoruz. oysa belli bir iç huzura varmak için o “kar(anlığın)” üstesinden gelmeye çabalamak bizim ruhumuzu besleyen şeylerdir.  ve bu yüzdendir ki doğada rüzgâr kalmayınca türküler rüzgâr seslerini taşıyor ve bize böylece daha destek oluyor. ve artık endişelenmeyip “o bülbül de dalına konacak elbet bugün değil, yarın değil, ama bir gün konacak” diyebiliyoruz. en azından benim için bu böyle. sizde de nafizlenir bu türkü, umarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.